Bu satırları, Kayseri’deki ofisimde otururken, gece yarısını çoktan geçmişken yazıyorum. Saatler 00:26’yı gösteriyor ve aslında bu satırları yazmamın bir sebebi var; doğum günümün kutlamaları, daha 00:00’ı vurur vurmaz başladı. Belki de bu yüzden kalemi elime aldım, içimden geçenleri dökmek istedim.
Evet, bugün benim doğum günüm. Kimilerine göre yaşlanıyoruz, büyüyoruz; kimilerine göre ise olgunlaşıyoruz. Ama şu bir gerçek ki, zaman akıp giderken her şeyden bir parça alıp götürüyor. Yine de ardında bıraktığı güzellikler de yok değil. Ve işte bu güzelliklerin en canlı örneklerinden birini paylaşmak istiyorum sizinle.
Hayatta ilerlemek, benim gözümde hep bir tepeye tırmanmaya benzer. Tırmandıkça yorulursun, nefesin daralır, ama durup arkanı dönüp baktığında manzaranın genişlediğini fark edersin. Bu genişleyen manzara, hayata ve zamana dair daha derin bir anlayış getirir. Her doğum günümde de bu düşünceye sarılır, bu hayali kurarım.
Düşünün ki, hayatımda hiç uçan bir balonum olmamıştı. Küçükken pahalıydı diye almadık herhalde, sonra da yaşım geçti, diye aramadık bile. Ama işte bugün, ilk kez bir uçan balonum oldu, hem de şu yaşımda. Gülümsememden bu küçük şeyin benim için ne kadar büyük bir anlam ifade ettiğini tahmin edebileceğinizi düşünüyorum.
Geçen yıl doğum günümde hiç bir şey yazmadığımı fark ettim, ama o da harikaydı. O zamana kadar ışıklı ayakkabım da hiç olmamıştı. Şimdi, tam ayağıma uygununu bulamadık belki ama gelecekteki çocuğum için bir tane şimdiden hazırladık. Ne tuhaf, değil mi? Ama sanırım sevilmek tam da böyle bir şey. Bir kere söylediğin bir şeyi, karşı tarafın unutmadan, hatırlayıp gerçekleştirmesi… Teşekkür ederim, güzel gözlü kadın. Senin varlığın, hayatımda daim olsun hep.
Doğum günümü hatırlayan, bilen, duyan, anlamlandıran, değer veren, unutmayan herkese; her daim yanımda olan ya da olmasa bile varlığını hissettiren tüm dostlarıma, arkadaşlarıma, akrabalarıma, büyüklerime, küçüklerime… Her birinize yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.
Bu güzel an için en değerli doğum günü hediyesi ne mi? HATIRLANMAK.
Evet, yanlış duymadınız. Hatırlanmak, hatırlandığını bilmek öyle kıymetli ki… İnsan böyle zamanlarda maddi bir şey beklemese de, iki satır bir cümle duymayı, ya da iki satır bir cümle yazılmasını bekliyor. Kısacası, hatırlanmayı bekliyor.
Sevgi, saygı ve en derin hürmetlerimle…
Enes Tektaş