Son Güncelleştirme: 17 Ekim 2021
Gelgelelim tartışmaya çok müsait bir konuya. Bu konudaki herkesin fikri kendine göredir, nesnellikten uzaktır yani. Kimine sorsanız ”Çok Gezen” der, kimisi “Çok Okuyan” der, kimisi de her ikisini seçer, belki ikisini de seçmeyenler bile olacaktır…
Peki ya ‘’Okursak?’’
Bizler geçmişten bu yana tabiatımız gereği bir şeyleri araştırıp öğrenme yolunda sürekli emek sarf etmişiz. Kimi insanlar bunu yazarak yapmış, kimisi okuyarak, kimisi de gezerek. Aslında bir bilgiye ne kadar sürede ulaştığımızdan ziyade hangi yolla ulaştığımız daha önemli bence. “Neden” dediğinizi duyar gibiyim, hemen açıklayayım; Bilgi aklımızda kaldığı sürece işimize yarar ve aklımızda kalmasını sağlayacak olan şey ise öğrenme tekniğimizdir. Farz edelim ki bir bilgiyi okuyarak öğrenmek istiyoruz, bunun için kitap, dergi, broşür vs tarzında yazılı kaynakları kullanmamız gerekecektir. Bu tür yazılı kaynaklarda okuduğumuz şeyi zihnimizde canlandırmamızın biraz bizleri zorlaması söz konusu olabilir. Bu durumda aklımızda canlandırmaya çalıştığımız tablo zaman geçtikçe unutulmaya mahkûm bir tablo haline gelecektir. Unutmayalım ki öğrendiğimiz bilgi kadar kalıcılığı da önemlidir. Kendimi de bu noktada biraz övmek isterim 🙂 Gördüğüm şeyleri asla unutmazken okuduğum şeyleri kısa bir süre geçtikten sonra unutabiliyorum. Eminim ki aranızda benim gibi olanlar vardır. Bu yönümün bazen çok artısı varken bazen ise durum tam tersi olabiliyor ne yazık ki….
Peki ya ‘’Gezersek?’’
Bunu bir de gezerek denersek durum şöyle olacak; Beynimiz gördüğü bir şeyi hemen kodlayabilmekte olan bir yapıya sahip ve bundan ötürü olarak da çevremizde gördüğümüz her şey bilinç altımıza yerleşiyor. Bu noktada gözlerimiz bir nevi kamera görevi görüyor. Yani, kamera ile çektiğiniz bir fotoğraf, makinenin hafızasına yerleşirken, gördüğümüz her şey de beynimize yerleşiyor. Sonuç olarak ise durum şu; Bizler okuduğumuz şeyleri çok çabuk unutabiliriz ancak gördüğümüz şeyleri unutmamız zaman alır. Çünkü bir şeyleri canlı görmek ile düşlemek çok farklıdır. Bir yandan onu hem duygularınızla hem de bedeninizle görüp hissederken, diğer taraftan bunların imkansız olmasından kaynaklı düşlediğiniz şeyi yaşayamayacak ve zevk alamayacaksınız.
“ÇOK GEZEN Mİ YOKSA ÇOK OKUYAN MI” dediğimiz kısımda ise aslında hangisinin öğrenmede ve keşfetmekte daha kaliteli bir yol olduğunu ele almaya çalıştım. Yine sohbetin koyuluğuna dalıp uzun uzun konuşmuşum. Neyse, sizleri seviyorum 🙂
14 Yorum
En iyisi ikisinide yapan bilir diyoruz ve konu kapanıyor…
Benim gücüm anca buna yetiyor yapabiliyorsan ne mutlu 🙂
İkisini kıyasladığımızda çok gezen daha çok bilir diye düşünüyorum. Pratiği de var sonuçta 🙂 ama en çok hem okuyan hem gezen bilir. İkisini de yapabiliyorsak ne mutlu.
Bence çok gezen bilir ama ikisini birlikte yapmak daha iyidir.
Bence çok gezen.. Çok gezen çok görür. Çok gezen boş vakti çok olduğu için çok okur. Yani herşey gezmekle alakalı bir durum. Hepsi birbirini tetikliyor. Sadece gezmekle olmuyor çünkü. Gezdikçe okumak okudukça gezmek..
Tabikide cok gezen daha iyi bilir nedeni ise uygulamalı olarak yaşamış oluyor.
Tabiki de daha fazla tecrübe eden daha çok bilir. Bu da ne gezme ne de okumayla alakası vardır.
Bu konu tartışmaya baya açık bir konu bence bunu hayatı yaşayan bilir 😛
Çok iyi bir paylaşım olmuş teşekkürler emeğinize sağlık
İçerik her zaman ki gibi harika; bence her ikisi.
Makale çok iyi, bana göre okumak, okuyan insan daha çok kendisini ifade eder ve bilgi sahibi olur diye düşünüyorum ama tabi gezerek te faydalı ama şahsi fikrim bu tabi bu konu tartışılır herkesin düşüncesi farklı sonuçta
Gezerken okumak derim ben de. 🙂 çok teşekkürler yazı için.
bence çok gezen. yeni yerleri görmek kitaptan daha çok geliştiriyor bana göre.
Şimdi gezmeden gezmeye değişir bence bu durum. Hava atmak için gezmektense okumayı tercih ederim.